Kız Kulesi, İstanbul'un en önemli tarihi simgelerinden biridir. Üsküdar- Salacak açıklarında küçük bir adacık üzerine inşa edilmiş bu yapının tarihi M.Ö. 24 yıllarına dayanmaktadır. Hakkında pek çok rivayetler vardır.
Kız Kulesi'nin bugünkü görüntüsünün temelleri ve alt kısmın önemli bir bölümü Fatih döneminden kalmadır. Kule etrafındaki sahanlık geniş olup üstündeki mermer levha Sultan 2. Mahmut'un Hatat Rasim tarafından yapılmış tuğrası vardır.Kulenin Eminönü tarafı daha geniş olup burada bir de sarnıç bulunmaktadır.
Kulenin asıl amacı boğazdan geçen gemilere fener görevi olsa da tarihi boyunca farklı amaçlar içinde kullanılmıştır. Bizanslılar döneminde bir mezara ev sahipliği yapmış, daha sonra eklenen bina ile gümrük istasyonu olarak kullanılmış. Osmanlı döneminde gösteri platformu, savunma kalesi, sürgün istasyonu, karantina odası olarak ta kullanılmıştır. Günümüzde ise 2000 yılında yapılan restorasyon çalışmasının ardından turizme açılmıştır. Alt katı restorant olarak, kule kısmı bar olarak işletilmektedir. Karşıdan bakıldığında, yalnız, sakin, mağrur duruşuyla kendine aşık eden Kız Kulesi gün batımını seyretmek ve İstanbul'un doyumsuz güzelliğini seyredebileceğiniz eşsiz bir yerdir.
Kız Kulesi efsanesi; kehanete göre kralın birine, çok sevdiği kızı onsekiz yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak öleceği söylenir.Bunun üzerine kral denizin ortasındaki bu kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir. Kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesi zehirler. Kral, kızına demirden bir tabut yaptırarak Ayasofya'nın giriş kapısının üstüne yerleştirir. Bugün bu tabutun üstünde iki delik vardır. Yılanın ölümünden sonra da onu rahat bırakmadığına dair hikayeler anlatılır.
Kız Kulesine ulaşım Salacak ve Ortaköy'den teknelerle yapılmaktadır.